Kemiğin yapısı içerisinde normal yağ dokusu bol miktarda bulunmasına karşın intraosseöz lipomlar (İOL) oldukça nadir görülen tümörlerdir.Tüm primer kemik tümörleri içerisinde İOL görülme sıklığı %0,1’den daha azdır. Erkeklerde görülme sıklığı kadınlara oranla 1,6:1 olan İOL’ye 5 ile 75 yaş arasındaki her insanda rastlanılabilir, ancak tanı anında hastaların büyük bir kısmı 40 yaş civarındadır.

 En yaygın olarak femur, tibia ve fibula gibi uzun tübüler kemiklerin ve kalkaneusunmetafizer bölgelerini etkiler.

Sıklıkla asemptomatik olan lezyonlar genellikle başka bir nedenle yapılan radyografik incelemelerde tesadüfen tespit edilirler. Semptomatik bir İOL sıklıkla ağrıya neden olurken nadiren patolojik bir kırık ile de ortaya çıkabilir.

İntraosseöz lipomun ayırıcı tanısı lezyonun evresine göre değişir. Örneğin, iskemik değişiklikler olduğunda osteonekrozu İOL’den ayırt etmek zordur. Yanlış yorumlamayı önlemek için dikkatli radyolojik-patolojik korelasyon gereklidir. Radyolojik olarak kalkanealİOL’nin ayırıcı tanısında non-ossifiyefibrom, enkondrom, kemik enfarkı, BKK, eozinofilik granülom, anevrizmal kemik kisti (AKK), kondromiksoidfibrom, kondroblastom, kondrosarkom, fibröz displazi, kemiğin dev hücreli tümörü ve osteoblastom yer alır.

Lezyonun büyüme hızı yavaştır ve hastalar sıklıkla semptomsuzdur. Histopatolojik olarak ayırıcı tanıya alınması gereken diğer bir lezyon ise intraosseözliposarkomdur.

İntraosseöz lipomların cerrahi olarak tedavi edilmesi (biyopsi, küretaj ve kemik grefti) veya onları konservatif olarak takip etme konusunda tartışmalar halen devam etmektedir. Çoğu İOL aslında konservatif olarak rahatlıkla takip edilebilir. “Impending” patolojik kırık ya da malignite şüphesinin olmadığı asemptomatik vakalarda, klinik ve radyolojik takip akıllıca bir yaklaşım olabilir.Lezyonun kürete edilip kemik grefti ile doldurulması işlemi cerrahi müdahale gerektiğinde tercih edilen temel tedavi stratejisidir. Cerrahi tedavinin uygulandığı İOL’lerdeprognoz mükemmeldir ve rekürrens oldukça nadirdir.